Cesedinizi Koyacak Bir Yer Bulamıyor Musunuz?


     Buradaki ceset ne yazık ki benim cesedim değil sevgili okurlar. Hemen heyecanlanmayın öyle. Siz de az değilsiniz, buradan alıyorum başlığı okur okumaz yaptığınız helvaların kokusunu... Ayıptır ya, insan arkamdan fıstıklısını yapar. Sade sade yapmışsınız, bana bir fıstığı çok mu gördünüz azizim? Neyse ki daha ölmedim, en az Allah'a kadar çekilen AYLAYNIR'lar kadar ayaktayım çok şükür.
     Neyse, bugün hayatımdaki bir evreden bahsedeceğim çünkü her hafta konu bulmakta zorlanıyorum ve siz de hiç konuşmuyorsunuz maşallah. Geçen ilaç tedavimi ucuzlamış pastırmalar gibi sonlandırdım. Ama öyle pat diye değil, alıştıra alıştıra vücudumdan attım, aynı pastırmaların kokusu gibi evet. Sonrasında dedim ben bunu bi' yazayım. Yine maddeler halinde gidiyorum, bilimsel araştırmalar konunun daha iyi anlaşılacağını söylüyor bu yolla.
     1- Bu konu da bilimsel bir araştırma yok, az önce uydurdum.
     2- Kabul edelim ama, bi' etkilendiniz.
     3- Lütfen ayakta değil, oturarak alkışlayın. Alkışlayan herkesi göremiyorum.
     4- 1,5 sene önce konulan karışık anksiyete ve depresif bozukluk teşhisi sonrası başlatılan tedavide "antidepresan mutluluğu" altında tedavi gördüm.
     5- Hala söylüyorum, tedaviyi ilk olarak ilaç ile başlatmak doğru değil. Niye böyle hissettiğini anlamadan kimyasala maruz kalıyorsun, kendini inandırdığından mı yoksa işe yaradığından mı bilinmez, kendini iyi hissediyorsun. Eee peki tüm sorunun mutlu olamaman mı?
     6- İlaca ilk başladığında yan etkileri, büyük çoğunlukla herkes de farklı olsa da, oluyor. Bende piyango mide bulantısıydı. Ortalama 6-7 ay hamile gibi gezdim, midem bulanmadan su içemedim ve sonrasında ne mi oldu? Nur topu gibi başka bir antidepresan doğurdum. Çünkü o ilaç bana göre değilmiş.
     7- Bir hastanın birden fazla ilaç denemesi normalmiş, vücudunuzun hangisine uyum sağlayacağı bir anda bilinemezmiş.
     8- Bunu çok sonradan öğrensem de bir ilaç her gün, belli bir saatte ve en fazla 1 sene kullanılmalıymış. Peki, bunu bu kadar uzun zaman sonra öğrenmem neden mi? İlacı kafama göre mi alıyordum? Hayır, sadece her ay görüşmek zorunda olduğun doktor en fazla 5 dakika seni dinliyor ve o an kafasında akşam ne yiyeceği var. Sonuçta beyinler şerbeti az ekmek kadayıfı oluyor.
     9- Antidepresanlar sizi sarhoş etmiyor paşalar, bu doğru değil. Sadece o an, atsanız ağlama krizine dönüşecek kahkahanız, kazasız belasız mutsuz bir gülümsemeye dönüyor. Ay kendimi alkışlarım şu an, allah var güzel konuştum ama. Nazar değmesin bana, tahtalara vurayım.
     10- İlaç bağımlılık yapmıyor, bağımlılık fikri ilaç yapıyor. Evet kafalar şu an ortaya karışık anksiyete...
     11- Hayır, bu durumu bu kadar dillendirmem dikkat çekme isteğimden değil paşalar, sadece bu durumun herkes tarafından anlaşılamaması... Bunu yaşayan ve sonucu ölüme kadar giden milyonlarca insan var, literatürde "beyin kanseri" olarak geçiyor ve yalnızca halkın ağzına pelesenk olduğu için canımız sıkıldığından bunalımlar, krizler geçiriyormuşuz gibi davranılıyor. Yok yaa... Ananız güzel mi sizin anam babam?
     12- İlaç tedavisini bitirmeniz güzel bir gelişme olsa da bu hastalık tam olarak yenilmiş sayılmaz, bunu birkaç gün geçmiş olsa da hissedebiliyorum. Sadece daha bilinçliyim. Molalarda kimsenin girmediği tuvaletlerde gizli gizli ağlamak yerine, bulunduğum yerdeki yangın alarmını çalıştırıp herkesin gitmesini sağlıyorum, kıpırdamama bile gerek kalmıyor, oturduğum yerden krizimi geçirip ağlayıp kendime geliyorum çok şükür.
     13- Bu hastalığın en önemli kuralının -sanki kendim çok uyguluyormuşum gibi- ağlamaktan ve yaşadığın şeyden utanmamak olduğunu söylemem gerek paşalar.
     14- Bunu dile getiriyorum, çünkü kimse mükemmel değil ve konu psikolojik hastalıklar olunca herkes bi' afallama, aşağılama ya da önemsiz görme gibi olaylara giriyor. Bakın son maddeye geçiyorum kurban olduklarım, açtırmayın ağzımı...
     15- Bu hastalığı uzun zamandır yaşayan biri olarak söylüyorum ki, ilk olarak onu benimseyin, kendinizi keşfetmeye çalışın ve bir hobi edinin. Şu an bir kısmınızın ciddiye bir kısmınızın da dalgaya aldığı şu yazılarım benim bu tedavideki son basamağım oldu. Belki iyiyim belki kötüyüm bu yazma işinde paşalar, kim bilir. Sadece yazarken kendimi iyi hissediyorum ve kendime değer verdiğimi bu şekilde anlıyorum.  Kimi zaman kendimi -diğer herkes gibi- dünyanın en çirkin insanı gibi hissederken de aklıma bu yazdıklarıma getiriyorum.
     Buraya kadar okuduysanız paşalar kusura bakmayın ama bu noktasına kadar büyük çoğunlukla kendim için yazdım ve muhtemelen yayımladıktan sonra da tekrar tekrar okuyacağım.
     Sizin kısmınız mı?
     O ahanda aşağıda...
     Oturmaya mı geldik?
     Son Ki Üç Arda!!
   
     Evet paşalar, sonunda hepimizin beklediği o an geldi. AY BİR AN DA RUH HALİ DEĞİŞTİRDİM ALLAH AFFETSİN. İlerde olacak şeyin planını bugünden yapmak CeHaPe'li teyzelerin işi olabilir ama 21 senedir bu piyasadayım ve artık taşın altına elimi koymam gerek dedim. Sonuçta bizim oralarda "Taşın altına elini koymazsan, taş alır seni altına koyar, kuyumcularda değerin düşer." derler. Hemen bu yolla bu haftaki yazının sizin için olan kısmına başlıyorum anam babam.
     Ülkenin başına ben geçsem yeni Türkiye nasıl olurdu?

     Son Ki Üç Arda!

     1- Öncelikle en büyük problemimize geliyorum. Her yer bina, her yer turşu kıvamında... Ortada iki yeşillik, bağ, bahçe yok. Hayır ozon tabakasını geçtim, şurada birilerini öldürsem cesedini gömebileceğim bir park bile yok. Yazıktır günahtır, her yer koca koca bina... Cesetler dolaplarda harap... Ben ülkenin başında olsam böyle mi olurdu?

     2- Tehlikenin farkında mısınız? İçten içi bizi ele geçiriyorlar ve her yerdeler... Kimden bahsettiğimi çok iyi anladınız siz. Aynen tabii ki, 65 yaş üstü insanlardan bahsediyorum. Ekmek almak için binecekleri metroda 1 durak için yer arıyorlar; sonra otobüste yer vermemizi bekliyorlar ama otobüse koşarak geliyorlar; bu sene de çocuklara verilen harçlıklarda da bir azalma oldu, kimse Dolar'ı bahane etmesin, Alamanyalardan geliyor o paralar onlara... Yazıktır vallahi, tansiyonum şekerim titreyen ellerim kadar dengesiz şu an. Ben ülkenin başında olsam onlara ayrı bir şehir verirdim, söylemedi demeyin. Ahanda buraya yazıyorum.

     3- Hepimiz tüm sokak-mahalle-cadde isimlerinin Arda olması gerektiğini düşünüyoruz, biliyorum. Bu da aklımda, sakin olun.

     4- Ani gelen krizler için her 5 adımda bir çikolata, şemsiye, para bozdurma otomatları da koyduracağım, ayıpsınız.

     5- Tabii ki tüm toplumun muhtaç olduğu kudret damarlarındaki asil Stalk'ta mevcuttur diyerek Stalk Bakanlığını hizmete sokacağım. En az 5 seneye kalmadan Avrupa Birliği bize katılmak isteyecek, demedi demeyin.

     Çok ani olsa da, ben de insanım. Her insan gibi uykum gelebiliyor paşalar, haydi gidiyorum o zaman ben. Vallahi bak.
     Git...
     Son Ki Üç Arda!!
     ...Tim.
   

2 yorum:

  1. İyi geceler kendisinin de yazıları kadar güzel olduğunu düşündüğüm insan. Keşke seninle tanışma şansım olsa yazıları böyle eğlenceli olan birinin muhabbetini merak ediyorum açıkçası. Kim bilir belki bir gün tanışma imkanımız olur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle bu güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. Belki bir gün yollarımız da kesişir, kim bilir. Kesiştiği vakit bir kahkaha ve iki kahve de benden olur, siz yeter ki gülümsemeyle kalın. İyi geceler...

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.