Bırakın İngilizce Bizi Öğrensin - 2


     Hello everyone, hello my paşalar...
     Welcome to my blog, again...
     Durun durun, bu sefer şekilli şukullu bir şekilde girmeyeceğim. Çünkü heyecanlıyım. Neden mi? Çünkü ilk konuk yazarımı almış bulunmaktayım. (Alkış) Teknik olarak yazının ana temasındaki olay ona ait aslında. Bu duruma ilk konuk yazar da diyebiliriz, ilk ortak proje de... Her iki deyişe de eyvallahım ben. Kendi yanaklarımızdan makas alır otururum yerime. (Alkış)
     Hepimiz biliyoruz ki herkes doğuştan İngilizce konuşabiliyor ama hava atmak gibi olmasın diye orada burada konuşmuyor ve ayıp olmasın diye kurslara yazılıyoruz. Çünkü biz İngilizceyi çok seven hatta kendi diliyle bile mix-leyecek kadar çok seven bir milletiz. OK, my paşalar?
     Ben de gittim dedim ki neden bu olaya da el atmıyorum. Ülkenin başına geçip refahlık seviyenizi "high"lamadan önce bir yazı dizisi yapayım dedim ve siz şu an ikincisine bakıyorsunuz bu yazı dizisinin. E  o halde come to me and İngilizce seviyenizi "Are You Cola?" seviyesinden "Better Than Trump" seviyesine taşıyalım!!
     Üstelik hiçbir kur ücreti ödemeden...
     Yurtdışına gitmeden...
     Ve Rus bir kadınla evlenmeden...

     Son Ki Üç Arda !!

     Öncelikle İngilizce öğrenmenin en temel yöntemi kültürel adaptasyonu anlamak dedik ve konuk yazarımız Yunus BİÇER'den bize bunu anlatmasını istedik. O da elceğizleriyle Amerikalı şarkıcı Elle King'in "Ex's and Oh's" şarkısını milletimize, yörelerimize, yanık bağrımıza uyarlayarak çevirdi ve ortaya bu çıktı paşalarım.



     İyi de ben bu bazlama suratlının dediği şarkıyı hiç dinlemedim diyenler için...

     Ex's & Oh's / Ex'lerim ve Next'lerim

     [Verse 1] / [Girizgah 1]

     Well, I had me a boy, turned him into a man / Peki, bir çaylak edindim, onu adam ettim
     I showed him all the things that he didn't understand / Bilmediği her haltı ona öğrettim
     Whoa, and then I let him go / Brey, sonra saldım çayıra, Mevla'm kayıra dedim
     Now, there's one in California who's been cursin' my name / Şimdi anama avradıma söven biri var İstanbul'da
     'Cause I found me a better lover in the UK / Çünkü daha iyisini buldum Alamanya'larda
     Hey, hey, until I made my getaway / Ahey, ahey, tâ ki tabanları yağlayana...

     [Pre-Chorus 1] / [Kavuştak Öncesi 1]

     One, two, three, they're gonna run back to me / Bir, ki, üç, tıpış tıpış geri dönecekler bana
     'Cause I'm the best baby that they never gotta keep / Çünkü asla ellerinde tutamayacakları anasının gözüyüm onlara
     One, two, three, they're gonna run back to me / Bir, ki, üç, kuzu kuzu geri dönecekler bana
     They always wanna come, but they never wanna leave / Girdim mi çıkmak bilmiyorlar yaaa...

     [Chorus 1] / [Gelsin Kavuştak 1]

     Ex's and the oh, oh, oh's they haunt me / Ex'lerim ve next'lerim ol-ol-oltalarına takıldım
     Like gho-o-osts they want me to make 'em oh, oh, oh / Tıpkı cinler gibi istiyorlar, SANSÜR, vari şeyler yapma-a-amı
     They won't let go / Bacılarım bırakmazlar
     Ex's and oh's / Oh olsun size eskilerim

     [Verse 2] / [Bir girizgaf daha elden ele uzatalım 2]

     I had a summer lover down in New Orleans / Ayvalık'ta bir yaz aşkım vardı
     Kept him warm in the winter, left him frozen in the spring / Kışları halay çektik, bahardaysa sen sağ ben selamet
     My, my, how the seasons go by / Bak anam bak, nasıl geçiyor mevsimler
     I get high and I love to get low / Bipolardım
     So the hearts keep breaking, and the heads just roll / Çok canlar yaktım
     You know that's how the story goes / Hikayeyi biliyon zaten

     [Pre-Chorus 1] / [Kavuştaktan sırtını camiye dön 1]

     [Chorus x2] / [Kavuştaktan x2 adım gidelim]

     [Pre-Chorus 2] / [Kavuştaktan bağcılara ver elini 2]

     [Chorus x2] / [Kavuştaktan x2 kere elleri göreyim elleri]




     Ya sen böyle şarkı sözlerini, mesajını 3,5 İskender gibi önümüze dizdin ama biz nasıl öğrenelim koca dili, diyorsunuz değil mi hala? Efenim korkmayın, size bu işin püf noktalarını bir kez daha anlatıyorum;
 
     1- Telefonunuza sözlük uygulaması indirmeyin, bir zahmet lanet olası sözlük olun.
     2- Yabancı diziler sizi izlemeye başlasın artık, o derece çılgın olun.
     3- İnternetten İngilizce bilen bir arkadaş edinin, mümkünse ilk olarak ondan küfür öğrenin.
     4- Unutmayın, bir dildeki en önemli şey derdinizi anlatabilmek. Bu yüzden etrafınızdaki tüm magazin programlarının İngilizce versiyonlarını bulun.
     5- Bluras Blog okuyun. (Vallahi bu maddeyi kim koydu, inanın anlamadım. Neyse yazılmış artık, kalsın madem... Sonra şey yaparız...)
     6- İmkanınız varsa yurtdışına çıkın fakat etrafta KEBO dürüm aramaya çalışırken kendinize Türk arkadaşlar bulup daha da bozuk bir dille geri dönmeyin.
     7- İngilizce kursuna yazılın ama orada İngilizceyi beyninize enjekte etmeyeceklerini bilin.
     8- British İngilizcesi mi, American İngilizcesi mi? Tarafınızı seçin.
     9- Toplu taşıma araçlarında, kalabalık yerlerde kısacası her yer de İngilizce biliyormuş numarası yapın, özgüveniniz artsın. Sonuçta bir dil öğrenmek için özgüven önemli ve siz YES dediğiniz an size gıptayla bakacak yüzlerce insanın olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Kullanın bunu.
     10- Ve son olarak da... Anacım çaktırmamaya çalışıyorum ama yazacak madde yine bulamadım. Gidin sizde yavaştan, havada karardı zaten. Bir de her şeyi devletten beklemeyin be ya!! Azıcık... Strong... Öğrenmeye istekli... Hardworking olun... Hadi C'mon...

     Faynıl, tu, tiri Arda !!
 
 

   







4 yorum:

  1. hocam süppeerr yazıyosun ... kaçırmadım, hemmen 12'den TAKİPCİLER butonuna nişan aldım.. :) dıkkşııııınnnnnn...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Harikasınız be hocam... Sağlam mutlu oldum şu an :)

      Sil
  2. Çok değişik bir yaklaşım.

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.