Yok Öyle 3 Kuruşa 5 Bunalım Paşalar...!!


     Ya işiniz gücünüz yokmuş gibi bu yazdıklarımı okuyorsunuz ya, Allah sizi bazlama arasında erimiş beyaz peyniri yapsın da tost makinesinde kuruyun, e mi?
     Hiçbir şey demiyorum ben size... Bakın buraya yazıyorum; tek bir kelime etmeyeceğim artık!

      Neyse şaka yaptım, şaka... Hepiniz bu yazılarımı; içinizdeki mezdekeyi bulup huzura kavuşmak için okuyorsunuz, biliyorum. Ama bir atasözü der ki;
     "Tutmadığın bir sarı mendille,
     halay çekersin sanırlar mezdeke..."
 
     Yani bu demek oluyor ki;
     "Önce sağlam kıvıracaksan belini,
     bilmen lazım gideceğin yeri..."

     Yani işin özü; öyle kaliteli yaşamak istiyorsan kendini tanıyacaksın, kabulleneceksin ve ona göre kendini ileri taşıyacaksın.
     Peki, ben niye buradayım? Tabi ki bu günler için sevgili bazlama arasındaki erimiş peynirlerim...
     E o zaman hadi başlayalım.

     Şimdiiiiii, bu olayın birden fazla kuralı var ama ilk durumdan bahsetmek istiyorum size: depresyon... İnsanın kendini kabullenmekte en zorlandığı şey psikolojik rahatsızlığıdır. Halbuki diğer türlü hastalıklar olsa, orta yerde söyler, hatta böbürleniriz. Evet, tuhaf yaratıklarız. Ona bir lafım yok (!) ama konu kafa hastalıklarına gelince bir duruyoruz. Neden mi? Sevilmeme dürtüsü, dışlanma, daha çok normal olmamız gerektiği düşüncesi... Evet, bunlar fazlasıyla etkili çünkü bende yaptım. Depresif bozukluk teşhisi konduğu an kimseye söylemek istemedim. İlaç kullanmak "deli" damgası yememe sebep olabilirdi (ki çok şükür deli bir insanım) Bu yüzden hep geri tuttum.
     Ha evet, kendinizi bir rahatsızlığınız tanımlamaz. Ben depresif bozukluğumdan ibaret değilim. Ama şunu söylemeliyim ki bundan utanmıyorum. Yataktan çıkmadığım günlerim oluyor, belki de krizlerim; hatta ilaç da kullanıyorum. Ama savaşıyorum. Önemli olan da tam olarak bu.
     Hem de etrafımdaki bilen insanların gözü önünde...
     Biliyorum bu kimse için kolay değil ve bunu yaşamayan insanlar tam olarak anlayamıyorlar. Varsın anlamasınlar, biz yine savaşırız ve bunun için çok "şugar" tavsiyelerim var.
     Hazır mısınız?
     Evet, artık "balık burcuyum, ağlamam ondan" lafına sığınmak yok güzel insanlar...
     Haydi bunalıma girelim... !!!

     1- BU DEVİRDE YOK ÖYLE 3 KURUŞA 5 BUNALIM PAŞALAR.
     Bunalıma girmeniz için sağlam bir sebep gerek. İlla ki herkes tarafından görünür bir olaya ve görmeyenler içinde kanıt olacak bir yaraya sahip olmanız lazım. Yoksa "depresyonda moda oldu şekerim" lafını çok duyarız. Bunun için onlara kendimizi ya da bu olayın kendimiz için ciddiyetini anlatmak yerine, o yerden uzaklaşın. Çünkü çok fazla anlamayacaklar.
      Benim kişisel tavsiyem; halı üzerinde yuvarlanarak gidin, çok kimse fark etmiyor gittiğinizi... Halı yoksa "ortamdaki tüm oksijeni tükettin tatlım, ben gideyim de hava alayım az" diyin ve koşarak uzaklaşın.

     2- SİZ HALA BUNALIMA GİRMEDİNİZ Mİ?
     Halk arasında pelesenk olan bir kelime "depresyon". Sanırsın herkes bunalımda, herkesin oradan oraya çeşme olmuş göz yaşları... Çünkü bunun sebebi depresyonun üzgün ruh hali olduğu düşünülmesi. Yok ya... Yer miyiz biz bunları? Yok öyle 3 kuruşa üzülüp "depresyona girdim" demeler. Biz kendimizi mutlu hissettiğimiz de bile bazen içimizde savaş veriyoruz, kolaysa gelin kapışalım sevgili depresyoncular... KAMOON !!
     Durun durun, gayet sakin ve salon beyefendisi çizgisinden kaymak istemeyen biri gibiyim hala. O yüzden derin bir nefes alıp tavsiyemi yapıştırıyorum dostlar;
     Kendinizi tanıyın, ne yaşadığınızı bilin, sorgulayın. (Göz kırpan sarı kafa emojisi)

     3- BUNALIMINIZA KÜÇÜK SÜRPRİZLER YAPIN PAŞALAR.
     Şimdi o ruh halini tanımlamak çok  güç. Ama tabiri caizse bedeninize sığamıyorsunuz hatta kontrolünüzü kaybediyorsunuz. İçinizde bir sıkıntı oluyor, bir sorununuz kafanızda olduğundan daha fazla büyüyor vs... (Kişiden kişiye değişiklik gösterebiliyor.) Peki bu esnada ne mi yapmalıyız? Hemen kendimize iyi gelecek küçük bir şey... Mesela; çemenli yumurtaya ekmek bandırmak, kalın çorabınızla parmak arası terlik giyip sokakta dolaşmak, beyaz atletinizle balkonda karpuz yemek... Siz seçin. Bu önerdiklerim DDBA'nın* sitesinden alınmıştır. ( DDBA: Dünya Depresyonlar Birliği Anacım )
   
     4- ALKOLE BAŞLAMAYIN, ALKOL SİZE BAŞLASIN.
   
     - Yazının bu maddesi 5378 sayılı kanun gereğince uygunsuz içerik barındırdığından engellenmiştir. -
   
     5- İNANCINIZ "CECELİSTLER" KADAR YÜKSEKLERDE OLSUN !!
     Şu hayatta bir lahmacunlara bir de Cecelistlere inandım. Hem Cecelistlerle doğru yolu buldum hem de binlerce kardeş edindim, bir de karnım doydu lahmacunlarla ama bu başka bir yazının konusu... Yani işin özü şu ki İNANDIM !
      Buradan Mustafa Ceceliye teşekkür ediyorum. #TekAşkCeceli
      Demem o ki siz de inanın, yani depresyonu kabullendik ama bunun tedavisi olduğuna da inanalım be ya. Azıcık da çabalayalım.


     
       #TekAşkCeceli
       Pardon, elim alışmış biraz
   
     Ya işiniz gücünüz yokmuş gibi bu yazdıklarımı okuyorsunuz ya, Allah sizi bazlama arasında erimiş beyaz peyniri yapsın da tost makinesinde kuruyun, e mi?
     Hiçbir şey demiyorum ben size... Bakın buraya yazıyorum; tek bir kelime etmeyeceğim artık!

     Neyse şaka yaptım, şaka...
     Gerisini siz biliyorsunuz zaten.

Not: Yazıyı yazarken nedendir bilinmez bunalımdan bunalıma girdim, haliyle yazması biraz zaman aldı. Normalden daha geç yayımlıyorum, küçük bir özür... (Sizce de "cinli filmin setine cinler bastı" haberi gibi olmadı mı bu not?)

2 yorum:

Blogger tarafından desteklenmektedir.