Çilekli Yoğurt Değilsen Bu Yazıyı Okuma !!


     Son Ki...
     Son Ki Üç Arda !!

     Geçen kendime çilekli yoğurt aldım (Bu örneği hep sevmişimdir) Tek seferlik yeme kaplarında olan bu çilekli yoğurtların her bir kabına bir çubuk ya da kaşık ekleyerek ve buzluğa atarak dondurma yaptım ardından. Akışkan bir halde bulunan yoğurt, buzluktan bulunduğu kabın şeklini alarak çıktı.
     Tadı enfesti ama konumuz bu değil paşalar.
     Baktığım vakit 6 kap halinde satılan bu yoğurtlar sayesinde 6 tane aynı şekilde ve aynı tada sahip dondurmalarım olmuş oldu. "Eee bundan bize ne?" Dediğinizi duyar gibiyim. Duydum da. Bak hala söylenen birileri var orada... 
      Ama asıl olay şu; hepsi birbirinin aynı, fabrika üretimi gibi karşımda duruyorlar. 
      Bakın olayı nasıl bağlıyorum şimdi. Siz burayı cepte tutun. 



     2016 yapımlı ve halen devam eden terapi etkili "This Is Us" adında bir dizi var paşalar. Hani çıktığı zaman kalitesi ile adından söz ettirip ödül alanlarından. Pek popüler olmadığı için ülkemizde pek izleyeni olmadığını düşünsem de (Yine bir eleştirimi patlattım, çak bir beşlik Arda!) dizi aldığı ödüllerin tesadüf olmadığını her sezon söylüyor bize. Konusu aslında çok basit. Uzun uzun anlatmayacağım ama farkını, konuyu işleyiş biçimiyle koyduğunu söyleyebilirim. 
     Peki bizim yerli piyasa? Konu bulmaktaki sıkıntısını her daim uyarlama yaparak kotarma peşinde. Peki ne kadar başarılı? Orası tartışılır. Seveni, izleyeni var mı? Allah affetsin, var. Peki çok mu soru soruyorum? Allah affetsin, soruyorum. 
     Bu uyarlamaların son halkası da "Bir Aile Hikayesi" adı altında yayınlanmaya başladı. Bir This Is Us uyarlaması olan bu yerli yapım, izlendi mi? İzlendi paşalar. Ama medya bu uyarlamayı yaparken halk ne istediyse verdi (!) Halk ne mi istedi? Kaslı erkekler, manken kadınlar, 2 saati aşkın süresi ile yarım saatlik konuyu anlatan bölümler ve gerçek-dışılık... Peki halk gerçekten bunu mu istedi? Yoksa medya böyle olmasını mı istedi? Aslında cevap her ikisi de paşalar. Halk hayatlarındaki boşluğu doldurmak ve görmek istediği şeyi görmek istedi, medya bunu verdi ve her ikisi de kazandı. Ama bir gariplikle... 
     (Allahım şu an konuları bağlamakta zorlanıyorum sanırım ama yazıda da çok ilerledim, geri de dönemem.)
     1- This Is Us dizisinin konusu itibariyle dışlanmış ve "kilolu" diyebileceğimiz karakterlerinden biri, yerli yapımda oldukça fit bir oyuncu tarafından canlandırılıyor. Bu bir uyarlamaysa ülkemizde kendisini dışlanmış hisseden ya da kilolu olan kimse yok mu demek? Neyiz biz? Harikulade bir patates mi? 
     2- Dizinin karakterlerinden biri eşcinsel ve yerli yapımda ise bilin bakalım nasıl? Doğru tahmin ettiniz paşalar! Aynen aynen ülkemizde hiç eşcinsel yok, haklısınız sevgili hetero-medya (!) Ülkemizde herkes çilekli yoğurt olarak doğuyor, böğürtlenli ya da sade yoğurt olarak doğanlar yok. 
     Bana kalırsanız bu bir uyarlama değil, en başında da This Is Us dizisine bir hakaret... Ha en olmadı bağımsız bir uyarlama etiketiyle ütopik bir dizi çek ve yayınla güzel medyam, ona bile razıyım. (!) 
     Neyse paşalar ana fikri anladığınızı düşünüyorum, ayrıca This Is Us dizisine de bakın, cillop bir dizidir. Bu aralar da sosyal konuları alıyorum yazılarımda, dellendirmeyin beni canım, ayıptır! Bakın, kaç zamandır dolmuşum, hafta hafta çıkıyor acısı... Vallahi ben yazarım siz çekersiniz, ona göre... 

     Ayrıca tükürdüğüm yeri yalamadığım bir yer olmasın istiyorum, gittim bu yüzden Youtube kanalı açtım. İlk video denemem, Buraya İlgi Çekici Bir Başlık Bulamadım / KORKU - GERİLİM KLİŞELERİ yayında... Alta linkini bırakıyorum, kaçırmayın bence paşalar.


     E o zaman gidiyorum ben. Haydi bu sefer siz söyleyin kapanışı. Hep birlikte yapalım ama... 
     Son Ki...

Not: Ayrıca bu bahsettiğim olayın medyada gerektiği önemi almaması da ayrı bir konu, belki başka bir hafta irdeleriz onu da, öptüm. 
İkinci Not: Bugünkü Dünya Şiir Gününüzü ve dünkü Dünya Mutluluk Gününüzü de kutlarım paşalar. Uzatıyorum yanağımı, bu sefer de siz öpün. 
     

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.